11 Mart 2010 Perşembe

UMUT

Hayatta herşeyimizi kaybedelim, ümidimiz hariç. Dünya her sabah yeniden kurulur, birgün kaybettiğimiz fırsatı ertesi gün tekrar elde edemeyeceğimizi kim söyleyebilir ki? Şu kocaman alem hergün değil, her an her saniye yeniden kuruluyor. Bizim isteklerimizin gerçekleşmesi ya da ummadığımız hayal edemeyeceğimiz kadar mükemmel bir şekilde karşımıza çıkması ne kadar zor olabilir ki? Elbette hiç zor değil, belkide kaçırdığımız fırsatlar yada çektiğimiz sıkıntılar bizi sınamak ve daha güçlenmiş olarak hayata devam edebilmemiz için hazırlanmış bir eğitim şeklidir kim bilebilir ki? İnsan geçirdiği ve üstesinden geldiği her sıkıntıyla hayatta bir basamak daha yükselir, hani şu sanal oyunlardaki gibi her geçtiğimiz aşama bizi hayatta bir "level" atlatır. Öyle değil mi, her yaşadığımız sıkıntının ve her atlattığımız zorluğun arkasından daha güçlenmiş olarak devam etmezmiyiz, daha sonra o sıkıntılı zamanları hatırlarken gizli bir gururla göğsümüz kabarmaz mı? Benimki kabarıyor şahsen, sıkıntıların üstesinden gelebildiğim ve onların beni değil benim onları yendiğim için. Herşeye rağmen hayatıma devam edebildiğim ve dimdik ayakta kalabildiğim için. Ne sıkıntıyla karşılaşırsam azmimi kaybetmiyorum ve halime şükrediyorum her zaman biliyorum ki biryerlerde benim o şikayetçi olduğum durumda olabilmek için yalvaran nice insanlar var. Hiçbir savaş sızlanarak kazanılmaz, yapılacak şey ayağa kalkıp kanımızın son damlasına kadar savaşmaktır. Yenilirsekte şerfimizle yenersekte. Acizlik insana yakışmaz, duvarın dibinde bitmiş bir ot görünce tüylerim diken diken olur, o cılız haliyle nasıl orada kök salabildi diye düşünürüm. Ve insan olarak kendime birdaha çekidüzen veririm. Ben bir insanım herhalde bir ottan daha aciz olamam değil mi?

Hiç yorum yok: