24 Haziran 2010 Perşembe

BİZ ÜÇÜMÜZ

     Hırpalandık, üzüldük, kem gözlerle süzüldük. Bir elin nasıl birini okşarken dirseğiyle diğerini dürttüğünü gördük. Benim kalbim o zaman üç parçaydı, ben ve iki kimsesiz yavru, sonra bir kızım oldu bende kalan o bir parçayıda kızıma verdim. Sonuç ne mi? Artık kimseye verecek parçam kalmadı, belki bu yüzden başka çocuk yapamadım zira bu kadar parsellenmiş bir kalple ona haksızlık etmiş olurdum. Hep içimdekileri dört kişilik yaşarım ben, şimdi iki kardeşim daha var ve iyiki var. Onları da çok seviyorum, ama onların herzaman ve her şartta kendileri için çırpınan arkaları oldu. Diğerleri gibi ortada kalmış, yönünü şaşırmış birer zavallı olmadılar, iyiki de olmadılar. Diğeri henüz öğrenci, ama evli olan erkek kardeşim sağolsun beni hep arar, sorar. Onun mutluluğuyla, başarısıyla hep göğsüm kabarır. O bana kardeşliğin sorunsuz, hayatla barışık yüzünü gösterdi. Canım kardeşlerim iyi ki varsınız ikinizide çok seviyorum, biz üç acıların çocuğundan sonra siz filmin mutlu sonu gibisiniz. D........imin bir oğlu var şimdi, canım benim resmini bile görünce kalbim yerinden oynuyor. Rabbim iyi yazılar yazsın, hayat güzel yüzünü göstersin inşallah ona. F........o henüz bir öğrenci inşallah hayallerinin tümünü gerçekleştirir ve hayatın dikenli değil, asfaltlı yollarında yürür. O.........um yavrum kaç yaşına geldi hala küçük kimsesiz bir çocuk o benim için, kızım bile benim etkimle herhalde anne gibi davranır dayısına. Hayattan O'nun için dileğim vefalı ve çok sevecen bir eş ve içinde biriktirdiği tüm sevgiyi verebileceği güzel bir evlat. S.........im canım tek kız kardeşim, eğer o olmasaydı bu dünyada işte o zaman gerçekten öksüz olurdum ben. İki yavrusu var onun, bir kız bir oğlan içimizden "üçümüzden" tek aile olmayı başaran o çok şükür. Hayatın ona artık gül bahçelerini açmasını diliyorum, taşlı tarlalardan uzak olsun biricik bacımın yolu. Kızım M........şum benim hayat arkadaşım, can yoldaşım. Başka çocuğum olmadı ama O'nun hep iki kuması oldu, dayısı ve teyzesi. O'da benim huyumu aldı, teyzesi ve dayısına bir yeğen gibi değilde tıpkı bir anne abla tavrıyla yaklaşıyor, onlarla diyaloğu dayı veya teyze yeğen gibi değilde aynı şartlarda iki yetişkin gibi hep. Hayattan beklentim ne mi O'nun için? Cevap çok basit, hayatın benden esirgediği herşey.

23 Haziran 2010 Çarşamba

SEVGİ

     Bazı sevgiler vardır, haketmek sözkonusu değildir. Ana, baba, evlat sevgisi gibi. Onları  bir lütuf ya da bir lanet gibi "ne sayarsanız" seversiniz koşulsuz. Elbette kırılır, incinir ve kapanmayan yaralar alırsınız, hayat denen bu hengamenin içinde. Ama tıpkı bir lanet gibi sevdiğiniz insanları sevmekten vazgeçemezsiniz asla. Bazen bu incinişler nefrete dönüşür belki, ama sevgi herşeye ramen yerinde durur, sadece kızgınlığınız ve kırgınlığınızdan dolayı siz onları görmemeyi seçersiniz. Bir yabancıdan aldığınız yarayı atlatmak daha kolaydır, zira onlar size herhangi bir iyilik beklentisi sunmazlar doğalarında. O yabancıların vereceği hasar da size olan yakınlık ve yaşanmışlık derecelerine göre değişir. Yakınlık ve yaşanmışlık arttıkça yaşanan hayal kırıklıklarına verilen tepkiler de ağırlaşmaya başlar, bu nedenledir ki; birinci dereceden yakınlarımızdan aldığımız hasarları atlatmak çok ama pek çok zordur. Yakınlarımız doğal olarak bize vermeleri gereken sevgi ve şafkati esirgeyerek bize ihanet etmiş olurlar, bize ve kendi doğalarına, belki de bu ihanettir yürekleri böylesine yaralayan.Beklentilerimizin karşılanmaması doğal olarak bir isyan duygusu verir insana, beklenti nekadar yüksekse isyan o kadar büyüktür. İşte o isyanı çok büyük yaşayan sevdiklerime diyorum ki; kaldırın yüreğinizdeki yaraların kabuğunu  ve bakın altında tomurcuklanmayı bekleyen sevgi çiçeklerini göreceksiniz. O çiçekler ne kadar acımasızca çiğnenmiş olsa da emin olun en ufak bir gün ışığında açmaya hazırdır. İşte o gün ışığı hamurunuzdaki sevgidir. Hayatta benim için canımla eşdeğer insanlar var, onlardan ne kadar incinsem de asla sevgim bitmez, sadece gözyaşım akar ama sevgim o yaşların altında hep taptaze durur. Şunu bilin, bir insan sizi gerçekten incitebiliyorsa o sizin için gerçekten değerlidir. Değer vermediğiniz biri sizi incitemez, hala yüreğinde birine karşı kırgınlık taşıyabiliyorsan bil ki onu hala seviyorsun. Beni gerçekten kıran ama şu anda kesinlikle kırgın olmadığım insanlar var, çünkü onlar kırgın kalacak kadar değerli değillerdi gözümde, bitti hayatımdan çıkardım ve gitti. Eğer birine kırgınım diyorsan bil ki onu seviyorsun. Dünyadaki herşey gibi duygular da tersiyle yaşar, eğer biri benim için bitti diyecekseniz ona karşı kesinlikle nötr olduğunuzdan emin olun önce yoksa yanlış konuşmuş olursunuz. Hepimizin sevginin farkında olması dileğiyle, sevgiye açın gönlünüzü çünki gönül dünyanın en büyük kapısıdır. Ve o kapıdan girmekte çıkmakta çok zordur, hep açık kalsın gönül kapınız, sevgiyle kalın.

21 Haziran 2010 Pazartesi

TAKVİMSİZ

     Dün babalar günüydü, halbuki benim babamın olduğu yerde takvim yok, saat yok, dün yok, yarın yok. O bu dünya ile ilgili olguların geçerli olmadığı bir yerde. Onun için düşündüm de acaba o babalar günü olduğunu biliyor muydu, biliyorsa umursuyor muydu? Babası olanlar için babalar günü, ya olmayanlar için ne günü bugün. Hasret günü mü yoksa? İyiki inancımız varda yanımızdan ayrılanların tamamen yok olmadığını biliyoruz. Yoksa nasıl dayanılırdı böyle bir acıya? En sevdiğiniz insanların ebediyen yok olduğu acısına. Birgün biryerde buluşacağımıza inanıyorum ben, o güne kadar gurbetteki bir sevdiğimi bekler gibi bekliyorum bu dünyadan göçen sevdiklerimi. Babalar günün kutlu olsun babacığım, sana bugün birçok Fatiha gönderiyorum ruhun şad olsun.