28 Haziran 2010 Pazartesi

HERŞEYE RAĞMEN

          Hayat bazen çok hırpalar insanı, ama insanız işte severiz yaşamayı herşeye rağmen. Gelde çık işin içinden bu kadar eziyet çekerken nesinden vazgeçilmez bu yaşamın. Hiçbir nimetinden yararlanmadığımızı düşündüğümüz zamanlarda bile neden vazgeçilmezdir şu nefes alıp vermek. Ama yaşamak işte herşeye rağmen, sürükler bizi birşeylerin peşinde belki de bize kurdurduğu hayallerdir vazgeçilmez olan. Şöyle bir düşündüğümde yaşamak değil asıl vazgeçilmez olan diyorum, kurduğumuz herşeye rağmen içimizde yaşattığımız hayaller ve ümit bizi ayakta tutan. Her vurulup düştüğümüzde yeniden ayağa kaldıran bizi. Tıpkı yürümeyi öğrenen bir çocuk gibi her düştüğümüzde yeni bir hevesle ayağa kaldıran, yaralarımızı sarıp devam etmemizi sağlayan ah şu ümit. En karanlık gecede bile çok uzak bir yıldızın ışıklarıyla yönümüzü bulmamızı sağlayan, çok uzaklardan gözkırpan bize. Belki de uzaklardan göz kırpmasıdır bizi sürükleyen, yakınımızda olsa bu kadar çekici olmazdı belki hülyalarımız. Ama birşey var gözden kaçırılmaması gereken, uzaktan gözkırpan hedeflerimize yürürken düşe kalka, attığımız adımları ıskalamadan yaşamak her haliyle. Hani derler ya dem bu demdir, dem bu dem. Yaşam aslında tek bir andır birbirine eklenen. Gözümüzü o uzak yıldızlara dikerken yürüdüğümüz yolu ıskalarsak yaşamı ıskalamış oluruz, çoğunlukla yaptığımız gibi. Evet, ümitlerimiz hayallerimiz olsun ufukta bizi bekleyen, ama ayaklarımızın altındaki yoldur asıl yuvamız, hayallerle beslenip mutlulukla yürüyelim yolumuzda.

Hiç yorum yok: