1 Haziran 2010 Salı

YAŞAMA SEVİNCİ

İşte yaşamak bu diye düşündüm kızımın sınavdan çıkışını beklerken. Yemyeşil bir bahçe, yumuşak bir rüzgar esiyor, kulağımda müzik çalarım oturmuşum banka. Sanki sadece tabiat, ben ve duygularım var yeryüzünde, hatta yeryüzü bile yok belkide. Uzun zamandır böyle bir hafiflik hissi yaşamamıştım. Evden çıkarken kitap almayı unuttuğum için çok kızmıştım kendime, hani o psikopatça okuma alışkanlığım yüzünden kitap almadan sadece market alışverişi için çıkarım evden. Ama şimdi bu unutkanlığın benim için bir nimete dönüştüğü an. Evet gerçekten doğaya aitiz biz, doğadan bir parçayı görünce karşımda artık karşımda olmuyor o benim. Ben onun içinde oluyorum zira. Şimdi annemi aramak geldi içimden............. Annemle konuştum, amacım bu sevinci biraz ona da bulaştırmak. Şu serçelerle cıvıldaşarak sekiyor ruhum daldan dala. Gerçekten tam evrenin bir parçası olmak nasıl müthiş olurdu! Tabiatın bir parçası ile hemhal olmak bile böyle fütursuz sevinçler yaşatabiliyorsa. Kainat denen devasa orkestrada bir enstrüman değil belki ama tekbir nota olabilmek, ama bir anda seslenip kaybolan bir nota değil, sonsuz bir anda çalan bir nota.

Hiç yorum yok: