24 Şubat 2010 Çarşamba

SIRTIMIZDAKİ ÇUVAL

İnsan dünyaya sırtında boş bir torbayla gelir. Yaşadığı her an bu torbaya birşeyler atar. Zamanla bu torba öyle ağırlaşır ki taşınamaz hale gelir. Onu taşımaya çalışırken artık ilerleyemez hale geliriz. Artık yürümeyi bırak, gerilemeye başlarız. Şimdi yapılması gereken bu torbayı şöyle bir önümüze döküp karıştırmaktır. O zaman göreceğiz ki hüzünler, neşeler, hayal kırıklıkları ve mutluluklar biriktirmişiz. Fakat birşey var ki tüm bu birikimlerimizden geriye kalan tortular bize gelecekte mükemmel bir sermayedir. Yeter ki bu sermayenin farkında olalım ve onu kullanmak isteyelim. Unutmayalım, bu sermayenin karşılığı bizim hayatımız ve zamanımızdır. Peki, bize bukadar pahalıya mal olan bir varlığı niye boşa harcarız? Gelecekte bu tecrübelerin yolumuzu aydınlatmasına izin verirsek daha az tökezleriz unutmayalım. Artık ağzına kadar dolu o çuvalı sürüklemek yerine sirkeleyip boşaltmalı ve içindeki tohumların etrafa saçılıp filizlenmesine izin vermeliyiz. Unutmayalım, tüm meyveler olgunlaştıkça tatlılaşır. Zamanda tüm acıları tatlıya çevirir. Hayatta tüm yaşadıklarımızın amacı bize birşeyler öğretmektir. Yaşadığımız her olayı bu gözle değerlendirirsek hayatımız su gibi akıcı ve huzurlu olur. Yaşayıpta üstesinden geldiğimiz her acı bizi hayatta bir derece daha yükseltir. O zaman bize hayatta ilerleme ve gelişme şansını veren tüm yaşanmışlıklara minnetttar olmalıyız.

Hiç yorum yok: