25 Şubat 2010 Perşembe

KARDANADAM

Bahçedeki çitin dibinde tek başına duruyordu, hava öyle soğumuştu ki havuç burnu buz tutmaya başladı. Başındaki bere ve boynundaki atkı bu bıçak gibi kesen soğuğa ne yapabilirdi ki? Elinde tuttuğu süpürge parmaklarına yapışmştı. Soğuğun ne olduğunu önceleri hiç bilmezdim diye düşündü kardanadam. İrkildi birden evet ya ben kardanadamım nasıl üşüyebilirim ki? Buna bir anlam veremedi ama o ısıran soğuğu iliklerine kadar hissetmeye devam etti. Ne zaman başlamıştı üşümeye, düşündü uzunca bir süre. Bir şimşek çaktı kafasında, insan olmaya özenmişti bizim kardanadam. O minicik çocuklar etrafında koşuşturup, sevinç çığlıkları atarken. O buz gibi kalbinde böyle şeyler hissetmeyi ne çok istemişti o zaman. Akıl edemediği birşey vardı, oda birkez hissetmeye başladımmı acıyı ve tatlıyı siz seçemezsiniz, herşeyi olduğu gibi kabul ederek bununla barışabilirsiniz ancak........Şimdi karar zamanıydı, ya tüm duygulardan arınıp taş gibi yaşayacak ya da tüm duygulara kalbini açarak bununla baş etmeye çalışacak. Siz kardanadam olsanız hangisini yapardınız? Cesaretiniz var mı herşeye rağmen iyiki varım ve yaşamak istiyorum demeye.

Hiç yorum yok: