18 Mart 2010 Perşembe

İNSAN NE İSTER

Çocukluğum ırmak kenarında geçti. Bahar ve yaz aylarında gözde oyun alanımız ırmağın kenarıydı. En büyük hayalim bir at kılına sahip olmaktı, o kılı olta yerine kullanarak balık tutacaktım. Bu balık tutma işi çok önemliydi. Balık benim için başka bir dünyada yaşayan canlıydı. O at kılıda benim bu dünyaya giriş biletimdi. Birde tayyare böceği vardı, yaz aylarında kırlarda uçarken onu görünce çok heyecanlanırdım. Böceği yakalayıp içindeki insanları çıkarmak isterdim, o böceğin içinden çıkacağını zannettiğim minicik insanlar beni ölçüsüz heyecanlandırırdı. Şimdi komik geliyor değil mi, at kılından olta ve içinden minik insanların olduğu tayyare böceği.. Birde şimdiki hayallerime bakın, dünyanın daha iyi bir yer olmasını istiyorum herkes gibi ve kendim için en çok istediğim şey bir kitap yazmak. Bu kitabı yazmazsam kendimi tam hissedemeyeceğimi biliyorum. Bu tuhaf bir his sanki çok aç bir insanın bir yemeğe duyduğu istek ve ihtiyaç gibi, hanımlar bilir aşermek gibi. Öyle çok istiyorum yani bir kitap yazmayı, her okuduğum kitapta tarifsiz bir özlem duyuyorum içimde, bende bunu yapmalıyım diye. Hayatta hiçkimseyi kıskanmadım ama iyi kitap yazan usta yazarları fena halde kıskanıyorum.Kimbilir belkide kitaplar bende başka bir dünya izlenimi uyandırıyordur. Kitap kapakları da o dünyaya açılan kapı.Hani filmlerde vardır ya başka bir boyuta açılan kapılar. İşte kitap kapakları da bu kapılardan biri ama daha somut olanı. Bunu elle tutabilir, bir yerden alıp bir yere koyabilirsiniz. İşte bende başka bir boyuta bir kapı daha açmak istiyorum fakat bu kapı kesinlikle güzel bir boyuta açılacak, en azından içinde yaşadığımızdan daha iyi bir boyuta. Dünyada yitirdiğimiz duygu ve hasletler olacak orada. Bir kitap yazdığınızda orada vücuda getirdiğinizin tüm sorumluluğu size aittir. Bu yüzden yapıyorsak iyi şeyler yapmalı, iyiliğe adanmalıyız. Velhasılıkelam kaybettiğimiz çocuk hayallerimizi yeniden bulmalı, vakit kaybetmeden aramaya çıkmalıyız.

Hiç yorum yok: