14 Mayıs 2010 Cuma

SEYİRCİ

    Size hiç olur mu, sanki koca dünyayı sadece ben müşahade ediyorum. Çevremdeki herkes sanki birer figüran, bu hengamenin tek seyircisi benim sanki. Diğer insanların bu olayları benim gibi gerçek yaşayabildiğine inanmakta zorluk çekiyorum bazen. Benim hissettiklerimi hissediyorlarsa nasıl böyle sakin kalabiliyorlar diye düşünüyorum ciddi ciddi. Sanki dünya bir sahne ve yaşadıklarımız tek kişinin seyrettiği koca bir oyun, buda bana korkunç bir yalnızlık duygusu veriyor. Düşünün şöyle bir aslında bu gördüklerimiz üç boyutlu, hatta dört boyutlu ortamda yaşanan koca bir kurgu. Gerçekle gerçek olmayanı neye dayanarak ayırt edebiliriz. Simülasyon belkide tüm bu yaşadıklarımız, beş duyumuza güvenerek bunun gerçek olduğunu iddia ediyorsak eğer, bu duyuları aldatmanın ne kadar kolay olduğunu günümüz teknolojisiyle anlamak hiç de zor değil. Zaten duyularımızın varoluş gayeside içinde yaşadığımız bu kurgunun gerçek olarak algılanması değil miki? Belki de delilik budur, bir perdeyi aralayarak arkadaki düzeneği görebileceğimi hissediyorum. Aslında içimize dönebilmeliyiz biraz, günümüzde öyle dışa dönük yaşıyoruz ki, kendimizden başka herşey ve herkes hakkında bir fikrimiz var. Kimin ne yaptığı bizi o kadar ilgilendiriyor ki, kendi ne yaptığımızı kaçırıyoruz bu arada. Turistik bir geziye çıkar gibi kendi içimizde bir seyahate çıkmalıyız bence. İnanın bana içimizde bulacağımız harikalara dünyanın hiçbiryerinde rastlayamayız. Çünki onlara dışarıdan yabancı eller değmemiştir, insan egolarından ve çeşitli hesaplardan kirlenmemiş bu hayatta karşılaşabileceğimiz en temiz varlık oradadır. Dünyanın tüm gizemlerini içimizde barındırıyoruz, oraya bir inebilsek bizim için hiçbirşey sır olarak kalmayacak. Çevremizdeki tüm zerrelerin içindeki musikiyi o zaman duyabileceğiz, işte o musikiye kendi enstrümanımızla katılmayı öğrendiğimiz anda bu yalnızlık duygusundan da kurtuluruz belki kim bilir!........Kainat denen bu koca orkestrada yerimizi biran önce bulmak ümidiyle.

Hiç yorum yok: